Doğum kontrolü için doğal yöntemler




Dünya sağlık örgütü takvim yöntemini kadının adet dönemi süresince gebe kalma olasılığının yüksek olduğu günleri belirleme ve bu günlerde ilişkiden kaçınarak gebeliğin önlenmesidir. Modern yöntemlerin yaygınlaşmasından önce çiftlerin %25’i bu yöntemi tercih ederken günümüzde bu oran % 5’e kadar düşmüştür.

Etki mekanizması nasıldır ?
Bu yöntem kadının hormonal dengesindeki değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkan vücut ısısı artışı, akıntı miktar ve şeklindeki artış, yumurtlama esnasında kadının ağrı duyması, adet düzeni belirli bir süre izlendikten sonra yumurtlama gününün tahmin edilmesi ile spermin dölleme yeteneğini koruma süresi de göz önüne alınarak cinsel ilişkiye ara vermek ya da ek bir korunma yöntemi uygulamak şeklindedir.

Etkinliği ne kadardır ?
Bu yöntemin başarısızlık oranı oldukça yüksektir. Olağan çiftlerde başarısızlık %20’lere kadar çıkmaktadır.

Nasıl uygulanır ?
1. Adet dönemlerinin uzunluğu en az 8 ay süreyle kaydedilmelidir.
2. En uzun dönemden 11 gün çıkartın
3. En kısa dönemden 18 gün çıkartın
4. Bu dönemlerde ya ilişkide bulunmayın ya da bir korunma yöntemi uygulayın.
Bir dönemin uzunluğu adet kanamasının ilk gününden bir sonraki adet döneminin ilk gününe kadar olan süredir.
ÖRNEK: En kısa adet dönemi 28 gün, en uzun dönemi 30 gün olan bir kadında;
en kısa dönem – 18 28 -18 = 10
en uzun dönem – 11 30 -11 = 19
gebe kalması açısından tehlikeli olan dönem adetin 10-19 günleri arasıdır.

Bu günleri hesaplamada aşağıdaki tablo kulanılabilir.
En kısa dönem gün sayısı İlk tehlikeli gün En uzun dönem gün sayısı Son tehlikeli gün
21 3 21 10
22 4 22 11
23 5 23 12
24 6 24 13
25 7 25 14
26 8 26 15
27 9 27 16
28 10 28 17
29 11 29 18
30 12 30 19
31 13 31 20
32 14 32 21
33 15 33 22
34 16 34 23
35 17 35 24

Adet dönemlerinin uzunluğu çok değişkense ya da kişi düzensiz adet görüyorsa bu yöntem uygun değildir ve mutlaka hekim kontrolü gereklidir.

Yumurtlama anı ayrıca, kadının hergün sabah kalktığında herhangi bir fiziksel aktivitede bulunmadan önce vücut sıcaklığını ölçmesi ya da her gün vajindan gelen akıntının kıvam ve miktarını değerlendirmesiyle de saptanabilir.

Uyarı Aşağıdaki yazımızı dikkate alınız… !!!

Bugüne kadar gebelik açısından riskli günler hakkında bildiğiniz herşeyi unutun çünkü Amerikan Ulusal Çevre Sağlığı Bilimleri Enstitüsünün yaptığı son araştırma kadınların sadece %30’unun gebe kalma potansiyeli taşıdıkları dönemin adet sikluslarının 10-17 günleri arasında olduğunu ortaya koydu.

Araştırmacılar üreme açısından kadınların adet sikluslarının her gününde hamilekalma potansiyeli taşıdığını buldular. Araştırmaya katılan kadınların hepsi fertilitenin en yüksek olduğu 25-35 yaş aralığında ve adet kanamaları düzenli olan kadınlardı. Şaşırtıcı olarak ergenlik dönemindeki ve menopoz sonrasındaki kadınlarda hamile kalma açısından riskli günlerin daha geniş bir aralığa yayıldığı görüldü ve bu günleri saptamanın daha zor olduğu saptandı.

British Medical Journal’da yayınlanan araştırmada 213 kadının 700 civarında adet siklusunda elde edilen veriler değerlendirildi. Buna göre adetler tamamen normal ve düzenli olsa dahi gebe kalma açısından riskli günleri saptamak mümkün olamayabiliyor.

Kadınların %2’sinde fertil dönem adet siklusunun 4. gününde başlarken %17’sinde ise yedinci gün başlıyor. Kadınların %70’inde gebe kalma potansiyeli 10. günden önce ortaya çıkıyor ya da 17.günden sonra da devam ediyor. Adetleri düzenli olan kadınların bile %1-6’sı adet kanamasından bir gün önce bile hamile kalabiliyorlar. Bu nedenle istenmeyen hamileliklerden korunmada takvim yönteminin etkisizliği ortaya konuluyor.
Kaynak:
Wilcox AJ, Dunson D, Baird DD. The timing of the “fertile window” in the menstrual cycle: day specific estimates from a prospective study. BMJ. 2000 Nov 18;321(7271):1259-62.

EMZİRME YÖNTEMİ
Laktasyon yani süt salgılanması tüm dünyada doğum aralıklarının uzamasında önemli bir rol oynar. Emzirme alışkanlığı ve şekileri yaşanılan coğrafyaya göre değişiklikler gösterir. Gelişmiş ülkelerde annelerin yarısı en az 6 ay süreyle emzirirken gelişmekte olan ülkelerde bu oran %90’lara kadar çıkar.Son yılarda gelişmiş ülkelerde de yeniden emzirmenin önemi üzerinde durulmaya başlanmış ve annelerin bebeklerini emzirmeleri için teşvik edilmeleri gündeme gelmiştir.Anne sütü bebek için en yararlı besindir. Başka hiçbir madde anne sütünün yerini tutamaz. Emziren anneler ile bebekleri arasında daha güçlü bir duygusal bağ oluştuğu ileri sürülmektedir. Bunu yanısıra emzirme zaten kısa bir süre önce doğum yapmış kadını yeni bir gebelikten koruma açısından da oldukça yararlıdır.

Emzirme gebeliği nasıl önler ?
Emzirme önceden saptanamayan bir süre ile yumurtalık fonksiyonlarının durmasına sebep olur. Bu sürenin uzunluğu emzirmenin sıklığı ve süresi tarafından belirlenir. Gebelikten sonra ortaya çıkan ve emzirme ile devam eden süt yapımı beyinde yumurtlama için gerekli olan hormonların yapımını engeller. Bu olayın mekanizması tam olarak bilinmemektedir. Aynı şekilde doğum yapmadığı halde göğüslerinden süt gelen kadınların bir kısmında da yumurtlama olmamakta, hatta bu kadınlar adet görmemektedirler.

Emzirmenin doğum kontrolündeki etkinliği nedir?
Emzirmenin gebelikten ne kadar süreyle koruyacağının önceden tespit edilmesi güçtür. Ancak ek gıdalara geçildiği andn itibaren koruyuculuk azalır. Ancak emzirirken adet görülmeyen dönemlerde koruyuculuk %88 ile % 98 arasında değişir. Ek gıdalara geçildiği ya da emzirme azaldığı zaman doğal olarak koruyuculuk da azalır.
Doğumdan sonra adet görülmeynve yumurtlamanın olmadığı dönem 24 aya kadar uzayabilse de genelde kadınlarda doğumdan sonra 1-2 ay içerisinde yumurtlama başlar. Bu gebelik riski demektir.

GERİ ÇEKME
Dünyada en yaygın kullanılan doğum kontrol yöntemi coitus interruptus yani geri çekme yöntemidir.
Özellikle geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerdeki ilk tercih edilen yöntemdir. Dünya nüfusunun büyük çoğunluğu bu tür ülkelerde bulunduğundan kaçınılmaz olarak dünyada da en çok kullanılan gebelikten korunma yöntemidir.
İnsanoğlu üreme ile cinsel ilişki ve erkeğin boşalması arasındaki bağı fark ettiğinde geri çekme yöntemini de keşfetmiş oldu. Teorik olarak gebelik olması için spermlerin kadın vajinasına bırakılması gerektiğinden erkek tam boşalma anında penisini dışarıya çeker ise gebelik olmayacağı düşünülmekteydi. Bu görüş hala daha geçerlidir. Ancak terorik olarak büyük oranlarda başarı göstermesi gereken yöntemin pratikde başarısız olması sonucu daha detaylı araştırmalar yapıldı ve erkekte, boşalmadan önce gelen sıvıda da sperm bulunduğunun saptanması çok da zor olmadı.
Gerçekten de geri çekme yöntemi tüm doğum kontrol yöntemleri arasında en başarısız olanıdır.Başarısızlığın en önemli nedeni orgazm ve ejekülasyon anında geri çekmenin çoğu zaman zor olması, ejekülasyondan önce gelen sıvı içinde sperm bulunması ve ejekülatın vajina dışına bulaşması durumunda nadiren de olsa spermlerin vajina içine girip ilerleyerek döllenmeyi gerçekleştirmeleridir.
Geri çekme ancak çok nadir olarak cinsel ilişkide bulunan çiftlerde ya da çocuk isteyip istemediklerine karar verememiş, olursa olur düşüncesinde olan çiftler için uygundur.

Kaynak: Dr. Alper Mumcu