Anevrizma ve Aort nedir?




Anevrizma nedir?

Bir atardamarda, damar çapının normalinden %50 daha fazla genişlemesine yol açan bir cins balonlaşmadır.
Anevrizma neden olur?
Anevrizmalar, oluştukları yere göre çok farklı nedenlerden kaynaklanabilir. Genellikle dejeneratif dediğimiz yüksek tansiyon, ateresikleroz dediğimiz kireçlenme, inflamasyon dediğimiz bazı enfeksiyonlar ve bağ dokusu hastalıkları anevrizma nedenleri arasındadır. Bazı grup anevrizmalarda genetik faktörlerin de etkisi büyüktür. Kromozomlardaki bozukluklardan kaynaklanan damar duvarı yapısının normal kuvvetinde olmaması sonucu oluşabilirler. Bu mutasyonlara bağlı olan anevrizmaların genetik bağlantısı vardır.

Aort nedir?

Aort, kalpten çıkan ana atardamarımızdır. Vücuda oksijenlendirilmiş kanı taşıyan en büyük atardamardır. Kalpten çıktıktan sonra önce kalbi besleyen koroner atardamara, oradan da beyine ve kola giden damarlara doğru yol alır. Ardından bir kavis çizerek vücudun aşağısına doğru inmeye başlar. Kasıklarda çatallaşır. Belli bölümleri vardır.

1. Çıkan Aort (Kalpten çıktıktan sonraki bölüm)
2. Transvers Aort (Beyin damarlarının çıktığı bölüm)
3. İnen Aort (Sırttan başlayıp aşağıya kadar inen bölüm)
4. Torasik Aort (Göğüs boşluğundaki bölüm)
5. Abdominal Aort (Karının içindeki bölüm)

Anevrizmaya aortanın hangi bölümünde rastlanıyor?

Aortada en fazla gördüğümüz anevrizmalar, infrarenal dediğimiz böbrek altında, böbrek damarları çıktıktan sonraki bölgede ortaya çıkar. İnfrarenal bölgeden sonra en fazla görülen anevrizmalar, asendan bölge dediğimiz aortun kalpten hemen çıkışındaki aort damarında görülen genişlemelerdir. Ama anevrizma her bölgede olabiliyor, hatta bazen bütün aortu boydan boya kaplayan türleri bile olabiliyor.

Aortun normal çapı ne kadar? Anevrizma oluştuğunda çapı kaç santimetreye çıkmış oluyor?

Aortanın çapı vücut yüzey alanına, yani hastanın kilo ile boyuna ve bulunduğu bölgeye bağlı olarak değişiyor. Ama normal şartlarda erişkin bir hastadan bahsedersek aort çapının üst sınırını dört santim olarak algılayabiliriz. Anevrizma halinde ulaştığı boyut ise anevrizmanın yapısına göre değişim gösteriyor. Anevrizmanın yapısı kese tarzında ise farklı, armut tarzında ise farklı ölçülere ulaşıyor. Aslında basitçe şöyle açıklanabilir: Anevrizmalı damarda, damarın genişliği normal boyutunun %50’sinden fazla artar. Örnek verecek olursak, dört santimetrelik damar, altı santimetreye çıkabilir.

Anevrizma neden oluşuyor?

En sık görülen nedenler:

1- Yüksek tansiyona bağlı oluşan dejenerasyon2: Anevrizma oluşmasında tek başına yüksek tansiyonun etkili olduğunu söylemek çok mümkün değil. Birçok insan yüksek tansiyon hastası ama her yüksek tansiyon hastasında anevrizma oluşmuyor.
2- Dejenerasyon ve inflamasyon dediğimiz damar duvarı içinde meydana gelen yapısal reaksiyonlar.
3- Damar duvarının doğuştan zayıf olmasına bağlı genetik bozukluklar. Buna bağ dokusu hastalıklarını örneğin marfan gibi yapısal hastalıkları gösterebiliriz.
4- Sigara: Özellikle böbrek damarlarının altında olan anevrizma gelişimi ile sigaranın direkt bağlantısı olduğu belirlenmiştir. Sigara içmenin karın içindeki anevrizmalarla bağlantısı çok kuvvetlidir.
5- Yaş: Anevrizma oluşumunda yaşın da önemli bir rolü vardır. Özellikle karın içerisinde oluşan anevrizmalar, genellikle
65 yaşından daha büyüklerde sıklıkla görülüyor. Anevrizmalara eğer kişide bir bağ dokusu hastalığı yoksa, genellikle ileri yaşlarda ortaya çıkan sorunlardır.

Anevrizma belirti verir mi?

Anevrizmanın verebileceği bulgular, oluştukları bölgelere bağlı olarak farklılıklar gösterir. Karın içerisindeki aort anevrizmalarının, eğer bir tarama yapılmadıysa, ilk bulgusu aort yırtılması şeklinde olabilir. Anevrizmalar sıklıkla önceden belirti vermezler ama bazen bulundukları bölgeye göre belirtiler gösterebilirler. Örneğin, karın içerisinde bele doğru yayılan devamlı ve rahatsız edici bir ağrı veya karın bölgesinde dışarıdan görülebilen bir titreme, hasta elini koyduğunda karnına bir top vuruyormuş gibi bir his olabilir. Göğüs içindeki anevrizmalarda sadece göğüs ağrısı veya sırta doğru vuran göğüs ağrıları görülebildiği gibi, eğer anevrizma sırtın inen damarlarında ise ses kısıklığına bile neden olabilir. İnen aortanın başında bir anevrizma varsa, oradaki ses tellerine giden siniri etkilediği için ses kısıklığına yol açabilir.

Anevrizmanın tanısı nasıl oluyor?

Gelişen tıp teknolojileri ile anevrizmanın tanısını koymak artık çok kolaylaştı. Fizik muayene sonrasında da özellikle zayıf hastalarda karın içerisindeki anevrizmaların tanısı konabiliyor. Ama tabii ki, bu kesin bir sonuç olarak kabul edilemez. Anevrizmanın olduğu noktaya göre (göğüs içerisindeki aortta ise) tanı aşamasında röntgen başlangıç olarak kullanılabilir. Sadece röntgen filmi ile aorttaki genişleme gözlemlenebilir. En yaygın olarak kullandığımız teşhis yöntemi ise ses dalgalarıyla çalışan ultrason yöntemidir. Kalpte kullanıldığında ‘ekokardiyografi’, karında kullanıldığında ‘batın ultrasonografisi’ diye adlandırılan bu cihazla anevrizma teşhis edilebilir. Ultrasonun sonuçlarına göre daha ileri tetkiklere de gidilebilir. Bu tetkiklerde tomografik değerlendirme, bazen MR, bazen de anjiyografi2 ile netleştirmek mümkündür.